26 Eylül 2012 Çarşamba

comeback mi ki acaba

ne kadar uzun zamandır yazmamışım, öyle saçma sapan şeyler yaşadım ki yazasım bile gelmemiş. ciddi anlamda içime kapandım, içimde bir şeyleri yaşayıp çözemeye çalıştım, işe yaradı mı derseniz, hayır yaramadı maalesef.
sonra anlattım onları yakın dostlarıma, işte o işe yaradı, sadece beni dinlemeleri yetti bana. şu anda iyiyim diyorsam bunda emeği olanlar var. iyi ki de varlar, iyi ki de onları seçmişim dost diye.
kalbim gene kırık belki, heyecanlarım bile uzun sürmüyor belki, hayal kırıklıklarım her gün artıyor ama daha güçlü hissediyorum, umarım yanılmıyorumdur, bunu da sadece zaman gösterecek.
bu neyin yazısı şimdi, amacı neydi derseniz yok bir amacı, bir anlamı, altında bir şey aramayın. okuyun ve unutun belki de en iyisi

13 Haziran 2011 Pazartesi

umudum da kalmadı

bu kadar sahtekarlık, dolandırıcılık, pislik dolu bir ülkeye artık malesef yapıcak bişey kaldığına inanmıyorum

25 Mart 2011 Cuma

bitsin bu haftaaaaaaa

bütün hafta aşağıdaki resim modundaydım

o kadar sıkıldım ki bu hafta, uzadı da uzadı. sanırım en büyük sebep yanımda oturan ve konuşmadığım iş arkadaşımın bu hafta sonunda doğum iznine çıkacak olmasıydı :)) ama resmen dakika saydım hergün :))

işte bugünkü modum :) aynen böyle çıkıcam ofisten

18 Mart 2011 Cuma

18 Mart 1915

Söylenecek tek birşey var : "Geldikleri gibi giderler"
ve de gittiler, hepinize çok teşekkürler bu vatan için canını hiçe sayan evlatlar
keşke bugünün insanları biraz daha değerinizi bilseydi, o zaman belki bu ülkenin ne zorluklarla bugüne geldiğini anlayıp kafalarına göre parça parça satmazlardı

28 Şubat 2011 Pazartesi

Bir Grup Blogger'dan Başbakana Açık Mektup/Manifesto

Sayın Başbakanım,


Basında yer alan içki yasakları haberleri nedeniyle hazırlamaya başladığımız bu manifestonun konusunu, 2011 Türkiye’sinde yaşanan “sosyal hayata yapılan müdahaleler” oluşturmaktadır.





Bizler kim miyiz?



Biz yan dairedeki komşunuzuz, biz bakkaldaki çırağız, biz üniversite öğrencisiyiz, biz vergisini kuruşu kuruşuna veren çalışanlarız, biz devletin memuruyuz, biz doktoruz, biz öğretmeniz, biz kesinlikle nedeni içkiden olmayan işsiziz, biz restoran sahibiyiz, biz çiftçiyiz, biz fabrikatörüz, biz akademisyeniz, biz reklamcıyız, biz asker çocuğuyuz, kısacası biz bu ülkenin dünü, bugünü ve geleceğiyiz. Ve biz içki içmeyi seviyoruz. Ama biz bugüne kadar bunu söylemeyi gerekli görmemiştik. Ama şimdi son derece gerekli görüyoruz ve sıralıyoruz:



1.Bizler, her türlü özgürlüğü kısıtlayıcı müdahaleye karşıyız.



2.Bizler, ikiyüzlü demokrasiye karşıyız.



3.Biz “aslı olmayan korkular cumhuriyeti” yaratmaya çalışanlara karşıyız.



4.Biz, topluma karşı sorumlu birey yetiştirmenin yasaklardan geçmediğine inanıyoruz.



5.Biz, bu tip konularda başkasından koruma istemiyoruz; hepimizin kendini koruyabilecek bilinçli bireyler olduğunu biliyoruz.



6.Bir toplumu güzel kılan şeyin farklılıklar olduğuna inanıyoruz.



7.Bizler, demokrasiye inanıyoruz.



8.Bizler, yasakların ileride daha vahim sonuçlar doğuracağına inanıyoruz.



9.Biz, “içki seviyoruz” deme zorunluluğu hissetmeden içki içmek istiyoruz.



10.Biz, bu yüzden alkolik, serseri, işe yaramaz olarak yaftalanmak istemiyoruz.



11.Bizler her medeni toplumdaki medeni insanlar gibi içkinin keyifli anlarımıza eşlik etmesinden hoşlanıyoruz.



12.İçkinin bir amaç değil araç olduğunu düşünüyoruz.



13.Bizler çocukların ve 18 yaşından küçük gençlerin içki ve sigara içmelerine kesinlikle karşıyız.



14.Biz 18 yaşında gençlerin silah kullanmasına da karşıyız.



15.Biz bugüne kadar 18-24 yaş arası TC gençleri nasıl yaşadıysa öyle yaşamak; hatta daha da özgür bir ortamda yaşamak istiyoruz. Fakat özgürlüklerin sınırlarına da inanıyoruz.



16.Biz gençken eğlenmek, yaratmak, etkilenmek istiyoruz. Bunun da gelecekte daha sağlıklı, sosyal hayatında ayakları yere daha sağlam basan bireyler yetiştireceğine inanıyoruz.



17.Biz, gece hayatını seviyoruz.



18.Biz, gece hayatını sadece alkol ve cinsel içerikli olarak gören zihniyete karşıyız.



19.Biz bir konsere gitmenin, müzik dinlemenin, insan için geliştirici etkinlikler olduğunu düşünüyoruz.



20.Biz, bir konser dinlerken, notalara bir kadeh de içki eşlik etsin istiyoruz.



21.Biz, dünya starlarını görmek istiyor, bu konuda Dünya’dan geri kalmak istemiyoruz.



22.Biz, tüm çağdaş memleketlerin gençleri gibi kendimizi en özgür hissettiğimiz müzik festivallerine katılmak istiyoruz.



23.Biz, sanatçıların eserlerinin tanıtılması için çaba harcayan sanat galerilerin gala davetlerinde, bir kadeh içki alıp eserleri seyre dalmak istiyoruz.



24.Bizler, 40 yıllık bakkalımızdan 40 yıldır olduğu gibi içkimizi almak istiyoruz.



25.Bizler, düğünlerimizde sevincimizi paylaşan misafirlerimizle şerefe kadeh kaldırmak istiyoruz.



26.Biz, binlerce medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklara gelen turistlere, yine binlerce yıllık kültürümüzde var olan rakı-balık-meze, şarap-yemek uyumlarını en iyi anlatabileceğimiz görselleri sunmak, binlerce yıllık kültürümüzü anlatabilmek istiyoruz.



27.Biz, sevdiğimizle bir deniz ya da orman manzarasına bakarak ya da mehtabı batırarak kadeh tokuşturmak istiyoruz.



28.Biz, dini inançlarımızın ve sorumluluklarımızın sadece bizim meselemiz olduğunu düşünüyoruz.



29.Biz, tabii ki başkasının özgürlüğüne zarar vermeden özgür olmak istiyoruz.



30.Biz, bu hayatı kutlamak istiyoruz.



"Bu mektup/manifesto benim, bizim, onların değil destekleyen herkesindir! Eğer sen de desteklemek istiyorsan; bu yazıyı kendi facebook hesabında, blogunda, ya da nerede istersen orada yayınla.



Biz sesimizin hep birlikte daha güçlü çıkacağına inanıyor ve başbakanımızın söylediği gibi sadece %58'in değil geriye kalan %42'nin de Başbakanı olduğunu göstererek bu yazıyı dikkate alacağını umuyoruz! Hem belki %58’in içinde de bu manifestoyu destekleyenler vardır? Kim bilir…



Saygılarımızla,

Bir Grup Blogger!

Posted by İçki Manifestosu

17 Şubat 2011 Perşembe

Şirince yok olmasın

Ülkemiz yıllarca medeniyetlere ev sahipliği yapmış ama malesef elimizdeki değerlerin hiçbirine sahip çıkamadığımız gibi bir de yok olmaları için resmen çaba göstermelerine sessiz kalıyoruz. Tarihi eserleri katletmek modernlik değildir bayanlar baylar aksine tam anlamıyla gericiliktir.


Şirince yok olmasın diyebilirsiniz, bunun için yapmanız gereken http://sirinceyokolmasin.blogspot.com/ adresine girerek ad soyad ve e-mail bilgilerinizi paylaşmak, sizin adınıza gerekli kurumlara mail yollanıyor anında. Hepimiz bişey yapmalı diyoruz ya alın size fırsat

9 Şubat 2011 Çarşamba

Aşk tesadüfleri sever (mi?)

Yaklaşık 2 ay önce TNK'nin klibini gördüğüm gün keşfettiğim ve gerçekten beklediğim bir filmdi "Aşk Tesadüfleri Sever".
Dün akşam en yakın 2 arkadaşımla gittik, eeee tabi Mehmet Günsür'ü salyalar akıtarak seyrettik 3 kadın olarak :)))) kesinlikle bu adama uzun saç inanılmaz yakışıyor :))) bi de o bakışı, o gülüşü falan beni bitrdi :)) şimdi ondan sonra git de kocaya, sevgiliye bak olmuyo valla :))) aman canım napalım artık allah eşine, çocuklarına bağışlasın zira allah bozmasın adam pek mutlu :)) ama gene de bakın ve hak verin çok yakışıklı diil miiiiii :)))))))))))))















Her neyse, filmin konusuna gelince, aslında sanırım bu ara facebook ta devamlı dönen "EylülAkşamı" klibini seyretmeyen kalmamıştır, tam olarak filmi anlatıyor klip. Altan Erkekli'nin filmde kullandığı bir replik bence yeteri kadar özetliyor aslında olayı: "bazen ilk görüşte bilirsin o insan senin kaderindir,bazen bir ömür ararsın,bulunmaz". Hatta tam da aşağıda resmi bulunan sahnede söylüyor oğluna bu cümleyi :)



Bir tesadüf sonucu 1 Eylül 1977 tarihinde Ankara'da aynı hastanede aynı zamanda doğan ve yıllar içinde birbirlerini bilmeden, tanımadan uzaktan uzağa bir çocukluk aşkı yaşayan iki insanın 25 sene sonra İstanbul'da yollarının kesişmesi sonucu tekrar aşkı bulma çabaları.

Filmde ana karakterin çocukluğunu oynayan Reyhan Asena Keskinci'ye bayıldımmmmmmmm, muhteşem bir ufaklık, kendisi bez bebek dizisinde oynamıştı en son sanırım. Bu filmde çok doğal ve içten bir oyunculuk sergilemiş, kırmızı bisikletli çocuğa olan aşkını o kadar saf ve güzel vermiş ki gülüşü ve bakışlarıyla :)))))))))))

Film gerçekten fazlasıyla tesadüfler üzerine kurulmuş, o saniye sen arkanı dönseydin, ben 2 dakika erken gelseydim, sen 15 dakika geç kalsaydın vs vs vs, bir bakıma benim gene çok sevdiğim bir film olan "Sliding Doors" a benziyor. Gerçekten hayat ya da aşk bu kadar ufak tesadüflerden mi oluşuyor diyorsunuz, ya da bu tesadüfler niye bana olmuyor :))

Geri dönüşlerle ilerliyor film, tam günümüzdeyken bir anda 80 lere dönüş yapıyor, ve oradaki kıyafetler, arabalar, mahalleler güzel detaylarla verilmiş, ben Ankara'yı pek bilmem açıkcası çok da sevmem ama özellikle Ankaralıların filmi çok beğendiklerini duydum, belki çocukluğunuz o tarihlerde orada geçtiyse size de daha yakın gelebilir.

Filmi beğenmeme sebep olan en büyük etken başroldeki erkek karakterin kıza olan düşkünlüğü ve duygularının yoğunluğuydu sanırım. Bir adamın 25 yıl sonra aşık olduğu kadını tanıyıp onun için birşeyler yapmaya çabalaması, onu etkilemek için ağdalı sözler, aşırı duygusallık ya da cool görünme gibi bir çaba içine girmemesi, tamamen doğal ve samimi olması, kadının kararı ne olursa olsun ona saygı duyması, sadece yanında olmak için çaba göstermesi. tamam biliyorum tamamen kadın görüşü diyeceksiniz ama etrafta böyle bir erkek olmadığı için filmlerde görmek iyi geliyor insana :)))) Hele de "Sen nerdeydin bugüne kadar" gibi bir cümle kuruyor ki o sahnede Mehmet beni benden aldı :PPPPPPP (En son erkek arkadaşım da böyle bir cümle kurmuştu ama sonumuz pek iyi olmadı :PPPP, ayrıca kendisi Mehmet'in yanında baya baya çirkin denecek bir adamdı :P)

Müziklere değinmeden geçemiyeceğim, filmin içinde çok doğru yerlerde çok doğru şarkılar kullanılmış, ve kesinlikle sahnenin etkisini kat be kat arttırıyorlar, hele son sahne de Şebnem Ferah'tan Hoşçakal giriyor ki offfffffffff diyorum bütün tüylerim diken diken oldu, bunun ayınısı Sınav filminin sonunda Manga'dan Dursun Zaman çaldığında da yaşamıştım. Son yıllarda gerçekten film müziği işini çok başarılı yapmaya başladı sinema sektörü.

Herneyse sonuçta benim çok eğlendiği, gayet romantik ama sonu dram bir film. Gene de hoşuma gitti tavsiye ediyorum hepinizi, filmden birkaç kare koyup yazıyı bitiriyorum :))