31 Ocak 2010 Pazar

Mutlu Yıllar Bana :))))




Bugün benim doğumgünüm, kutlu olsun :))))))))))))))))) yıllar geçse, ne kadar büyüsem de seviyorum insanların bu günü hatırlayıp kutlamalarını :)))) takip de ediyorum kim aradı, kim aramadı diye :PPPP

bu sene ilk olarak canım dostum Senush'um aradı :))) özlemişim, onun İzmir de olmasından dolayı bir haftadır görüşemiyoruz, neyse bugün geliyor, hafta sonu doğumgünü partisinde eğleniriz :))

bu arada hafta sonu kar diyolar, yağmasın nolurrrrrrr, cmt gecesi geçsin, ben doğumgünümü kutliyim sonra yağsın :))) benden sonrası tufan :)))))

dediğim gibi Mutlu Yıllar Bana :)))

25 Ocak 2010 Pazartesi

cevap var mı?

bi erkek sana özel hayatını sorup, hayatında biri olup olmadığını öğrenmeye çalışırsa, telefonda her aradığında en az 15 dakika seninle geyik yapar, saçma sapan yazılan maillere cevap verip konuyu gereksiz uzatmaya çalışırsa, ama görüşelim dediğin zaman hep çok meşgulse, bu ne demektir??????

20 Ocak 2010 Çarşamba

Deriden

Deriden geçtiğimiz aylarda bir kampanya yaptı "eskisini getir, yenisini götür" tarzında.
Şimdi topladıkları eski montlardan işe yarar olan 30 bin tanesini Kızılay'a vermişler, böylece ihtiyacı olanlara ulaşabilecekler.
Tebrik ediyorum hatta takdir ediyorum

18 Ocak 2010 Pazartesi

adaletin çivisi


Hiç tanımadığım halde nedense kendime yakın hissettiğim bir insan oldu Abdi İpekçi her zaman. Benim bu dünyaya gözlerimi açtığım gün o gözlerini yumdu malesef. Hem de kim tarafından yapıldığı belli bir suikatle, bir cinayetle.
Ve de dün büyük bir utanç tablosu olarak bu adam serbest bırakıldı. Üstelik hiçbirşey yapmamış gibi gitti nerden geldiği belli olmayan bir para ile 5 yıldızlı bir otelde Suit odasına yerleşti.
Ya bu adam Papa'ya suikast düzenlemeye çalıştı, onu yaraladı diye İtalya'da 30 sene hapis yattı, burda Abdi İpekçi'nin katili olduğu bilindiği halde 5-6 sene hapis yattı, sonra hadi dediler sebestsin. Bu nasıl bir adalet anlayışı ya.
Bunun yanında ortada bir suçu bile olmayan bir ton insan Ergenekon adı altında bir komedi için 1 senedir hapisteler. Eeeeee tam tabi onlar düşünce suçlusu, katillerden, manyaklardan, kendini mesih ilan eden delilerden daha zararlılar.
Keşke ruhlarınız şad olsun diyebilseydik Abdi İpekçi'ye, Uğur Mumcu'ya, Çetin Emeç'e, Hrant Dink'e, Ahmet Taner Kışlalı'ya ama malesef sadece büyüyen utancımız ile başımızı önümüze eğebiliyoruz.

17 Ocak 2010 Pazar

Altın Küre ödülleri







Golden Globe ödülleri nihayet sahiplerini buldu
Osacr'ın habercisi sayılan bu ödüllerde beklendiği üzere en iyi film Avatar seçildi, ben inatla izlemedim filmi, ama artık gidiyim bari :))


Sandra Bullock'ın en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığı The Blind Side'ın fragramınını izlemiştim, çok başarılı görünüyordu, geçenlerde de filmi izleyen bir arkadaşımla konuştum, çok beğendiğini söyledi, sabırsızlıkla bekliyorum aslında filmi.



Bu hafta sonu Sherlock Holmes'a gidelim dedik ama olmadı, artık Robert Downey Jr da ödül aldığına göre gidilmesi farz oldu :P gerçi ödüllere çok takılmam ben, Robert Downey Jr'ın oynuyor olması o filme gitmem için çok daha büyük bir etken :)))



Julie & Julia'yı merak ediyordum, birkaç yorumunu okumuştum güzel diye bahsediliyordu, zaten Meryl Streep i izlemek her zaman keyifli olmuştur benim için, Amy Adams'ı da seviyorum açıkcası :))



Up in the air, en iyi senaryo ödülünü almış, merak ettim, fragmanlarından ve konusundan çok muhteşem gibi gelmemişti bana ama bi seyredilebilir belki de :)



Up en iyi müzik ödülünü almış, bence en iyi film ödülünü bile alabilirdi, uzun zamandır seyrettiğim en iyi animasyondu :)) çok keyifli ve samimi gelmişti bana :))



Michael C. Hall en iyi erkek oyuncu ödülünü almış, senaryosu, çekimleri ve oyuncuları ile çok beğenerek seyrettiğim bir dizi Dexter. Michael C. Hall da gayet başarılı bir oyunculuk çıkarıyor bence dizide. Lösemi olduğunu açıkladıktan sonra ilk defa gördüm, gerçekten hastalık biraz yormuş sanırım kendisini, gene de en azından hastalığı atlattığını bilmek rahatlatıcı.



Benim seyrettiğim ya da hakkında bilgi sahibi olduklarım bunlar, ama bütün listeye aşağıdan ulaşabilirsiniz :))

En İyi Film (Drama): Avatar
En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Jeff Bridges (Crazy Heart)
En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Sandra Bullock (The Blind Side)

En İyi Film (Müzikal-Komedi): Felekten Bir Gece/ Hangover
En İyi Erkek Oyuncu (Müzikal-Komedi): Robert Downey Jr. (Sherlock Holmes)
En İyi Kadın Oyuncu (Müzikal-Komedi): Meryl Streep (Julie & Julia)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz (Soysuzlar Çetesi/ Inglourious Basterds)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Mo'Nique (Precious)
En İyi Yönetmen: James Cameron (Avatar)
En İyi Senaryo: Aklı Havada/ Up In The Air (Jason Reitman, Sheldon Turner)
En İyi Animasyon: Up
En İyi Yabancı Film: The White Ribbon (Michael Haneke - Germany)
En İyi Müzik: Michael Giacchino (Up)

En İyi Dizi (Drama):
Mad Men
En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Michael C. Hall (Dexter)
En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Julianna Margulies (The Good Wife)

En İyi Dizi (Müzikal-Komedi): Glee
En İyi Erkek Oyuncu (Müzikal-Komedi): Alec Baldwin (30 Rock)
En İyi Kadın Oyuncu (Müzikal-Komedi): Toni Collette (United States Of Tara)

En İyi Mini Dizi: Grey Gardens
En İyi Erkek Oyuncu (TV filmi veya Mini Dİzi): Kevin Bacon (Taking Chance)
En İyi Kadın Oyuncu (TV filmi veya Mini Dİzi): Drew Barrymore (Grey Gardens)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Dizi, TV filmi veya Mini Dİzi): Chloe Sevigny (Big Love)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Dizi, TV filmiveya Mini Dİzi): John Lithgow (Dexter)

15 Ocak 2010 Cuma

candan erçetin - özür dilerim

Ben seni istemeden yürekten kırmış olabilirim
Sonra da bütün suçu sana yüklemiş olabilirim
Sen bana birden kızıp çok ağır konuşmuş olabilirsin
Ardımdan çekip gidip aramamış sormamış olabilirsin
Bak hayat geçiyor aşk gurur dinlemiyor
Ya sen gel yada ben geleyim
Hiç bitmedi sana sevdam benim
Birbirimizi artık affedelim
Daha fazla vakit kaybetmeyelim
Ya sen gel yada ben geleyim
Yeter artık inat etmeyelim
Birbirimize emek verelim
Hatalıydım özür dilerim
Sen benim gözbebeğim çok sevdiğim herşeyim olabilirsin
Zaman zaman kara kışım ayazım fırtınam olabilirsin
Ben senin özlediğin vazgeçemediğin tek aşkın olabilirim
Ama bazen kızgın güneşin kor ateşin cehennemin olabilirim
Bak hayat geçiyor aşk gurur dinlemiyor
Ya sen gel yada ben geleyim
Hiç bitmedi sana sevdam benim
Birbirimizi artık affedelim
Daha fazla vakit kaybetmeyelim
Ya sen gel yada ben geleyim
Yeter artık inat etmeyelim
Birbirimize emek verelim
Hatalıydım özür dilerim

ben özür diliyorum üstelik de bunu gayet rahatlıkla ve yürekten yapıyorum, üstelik bi hatam bile yokken, gerçi kendime göre sebeplerim var demiştin, bana açıklayamadığın o sebeplerin içinde herhalde benim hatam olduğunu düşündüğün şeyler vardır. bunlar için özür diliyorum, farketmeden seni kıracak bişey yaptımsa.
ama sen farkederek ve isteyerek beni kıracak şeyler yaptın, buna rağmen ben bize bir şans daha vermek istiyorum.
dün gece rüyamda gördüm seni, güzeldi, sanırım uyanıp gerçeklerle yüzleşmek hoşuma gitmedi sabah sabah :)))

14 Ocak 2010 Perşembe

Sonisphere Festival

biraz önce gazetede gözüme çarptı da, Purple Concerts Avrupanın çeşitli şehirlerinde yapılan Sonisphere Festival’ini Türkiye'ye getirecekmiş ve Metallica, Slayer gibi isimlerin gelmesi gündemdeymiş.
Bi iyilik yapıp Bon Jovi'yi de getirsenize ya :))) büyük ihtimalle İngiltere konserine gideceğiz Bon Jovi'nin ama keşke buraya gelseler tekrar. İlk geldiklerinde küçüktük gidemedik tek başımıza ama şimdi bayıla bayıla giderim :))))
Sahnede canlı görmek istediğim birkaç grup var. Guns n' Roses ve Linkin park hayalim gerçek oldu, Aerosmith, Bon Jovi gibi birkaç isim daha olursa süper olacak :))

Ey Ahmet San zamanında değerin bilinmedi :)))))))))

istiyorum da istiyorum


- şirkette kimseyle konuşasım yok ama genel bi durum diil bu, msn ve mailde arkadaşlarımla muhabbet ediyorum ama şirkette ağzımı açasım yok :) gün bitsin istiyorum
- Almadovar'ın son filmi "Broken Embraces" a gitmek istiyorum. seviyorum o adamın filmlerini, ayrıca Penelope o filmlerde ayrı bir güzelliğe sahip sanki :)))
- kafamdaki birkaç soruya cevap bulmak istiyorum ama bunun için onun yardımına ihtiyacım var, zira cevapları o verecek
- öğlen Chinese İn Town'dan tavuklu pilav yemek istiyorum, bayılıyorum hediye kutusu gibi bir kutu ile yemek getirmelerine
- doğumgünüm için ne giyeceğime, nerede yapacağıma, kimleri çağıracağıma karar vermek istiyorum artık. kazık kadar oldum ama hala hayatta en önem verdiğim gün doğumgünüm sanırım :)))
- bir sene de doğumgünü organizasyonumu ben yapmayayım, birileri bana süpriz yapsın, mekana girince süprizzzzzzzzzz diye bağırarak beni şaşırtsınlar istiyorum :))
- bu akşam seni görmek istiyorum :))
- cumartesi olsun arkadaşlarla haftalar öncesinden bilet alınan operaya gidilsin, öncesinde Happy Moons'da mükellef bi yemek yensin istiyorum
- cuma günü "Sherlock Holmes"a gidilsin istiyorum

şımarasım var bugün, sana şımarabilir miyim :))))

12 Ocak 2010 Salı

teyze oluyorummmmm





daha önce de böyle bir yazı yamıştım ama canım arkadaşım talihsiz bir olay yaşayıp bebişini kaybedince, yazıyı kaldırdım.
şimdi gene hayatımızda bebiş heyecanı var, allah kısmet ederse yaklaşık 6 ay sonra bizimle olacak ufaklığımız.

arkadaşımla konuşuyoruz da kadınların şu hamilelik döneminde yaşadıkları hormon durumları çok fena. normalde sevdiğin şeyleri miden kaldırmıyor, yemek istemiyorsun, sevmediğin şeylere karşı dayanılmaz bir istek duyuyorsun. hayatta yapmam dediğin kadınsı hareketlerin hepsini sanki yıllardır her gün yaptıklarınmış gibi yapıyorsun. kıskançlık, alınganlık, depresyon belirtilerin tavan yapıyor. gülüp geçeceğin olaylara dünyanın en önemli meselesiymiş gibi yaklaşıyorsun ve de bunların hepsi içinde büyüyen bir fasulye tanesi yüzünden oluyor :)))

Kısaca acı çekmeden -ve de çektirmeden- gelen mutluluğun keyfini süremiyorsun :)) hamilelerin etrafındakilere çok iş düşüyor ama özellikle eşlerinin çok anlayışlı olması gerekiyor ne yazık ki, yani erkeklere acıdığım nadir zamanlardan birisi eşinin hamile kaldığı dönem :)))))))))

11 Ocak 2010 Pazartesi

sabır sabır ya sabır



sabır, sabır nereye kadar.

Olanlara rağmen sana bir şans daha verdim, bekliyorum, sabrediyorum değerlendirebilmen için ama sen inatla benim sınırlarımı zorlamaya çalışıyorsun.

Tamam dün olanları anlıyorum ama bi kere de ben talep etmeden kendiliğinden bi açıklama yap, kendiliğinden kusura bakma de, kendiliğinden yapılan programı ertele. ben aradıktan sonra, ben seni dürttükten sonra kusura bakma canım deme bana. neyse sakinim sakinim :))) ne demiş yüce Axl Rose "All We Need is Just a Little PATİENCE". Ah Axl ah, ne severim şarkıyı, şu zamana da ne güzel uydu :))))))))

neyse artık bardağın taşmasına damlalar kaldı, yani uzatmaları oynuyoruz, ya adam olup sana verilen bu son şansı değerlendireceksin, ya da birbirimize hayatta başarılar dileyeceğiz :)))

6 Ocak 2010 Çarşamba

zamanın gücü

Kibir, Mutluluk, Bilgi ve bu hikayede ismi geçen diğerleri hep bu adada yaşarmış. Ve tabii ki Aşk. Bir gün, her nasılsa, adanın batmakta olduğu anlaşılmış. Bir panik, bir panik! Müthiş bir arbede yaşanmış.
Herkes adayı terk etmek için yollar aramaya başlamış:
Sandallar hazırlanmış, filikalar adaya yanaşmış, ayrıca tekneler ve yelkenliler de varmış.
* * *
Herkes adayı birbir terk ediyor ya...
Aşk direniyormuş!
Bir türlü gitmek istemiyormuş.
Böyle de keçiymiş.
* * *
Ada neredeyse battığı zaman ise...
Anlamış ki Aşk, ne yapsa nafile...
Yardım istemeye karar vermiş.
İşte o sırada şişman Zenginlik'i görmüş, kendisi gibi şişman olan bir tekneye yerleşmekteymiş.
Aşk, en masum haliyle:
- Beni de yanına alır mısın Zenginlik? demiş.
Zenginlik cevap vermiş:
- Çok isterdim ama alamam, biliyor musun teknemde çok fazla pırlanta ve elmas var ben onlardan vazgeçemem. Beni anlıyorsun değil mi, senin için yerim yok Aşk, belki başka sefere demiş.
* * *
Aşk, bu sefer de çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemeye karar vermiş.
Biraz ürkekçe:
- Kibirciğim bari sen bana yardım et, demiş.
Kibir de:
- Edemem Aşk, sen sırılsıklamsın, tüm buraları ıslatırsın, hem sen benim başıma iş açarsın demiş.
Üzüntü de yakınlardaymış.
Aşk yılmamış, usulca ona yaklaşmış:
- Seninle gelsem Üzüntü, olmaz mı? diye fısıldamış.
- O kadar üzgünüm kü Aşk, yalnız kalmaya ihtiyacım var diye yanıtlamış Üzüntü.
Mutluluk da o sırada Aşk'ın yanından gelmiş geçmiş.
* * *
Tam umudunu yitirdiği anda Aşk...
Birden bir ses işitmiş:
- Gel Aşk! Ben seni yanıma alacağım.
Bu sesin sahibi Aşk'tan daha yaşlı biriymiş.
Ama Aşk kendini o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş, o kadar kendinden geçmiş ki, kendisini yanına alan bu kişinin kim olduğunu sormayı o sırada akıl edememiş. Zaten Aşk'ın aklı hiç bir zaman başında değilmiş! Yeni bir kara parçasına vardıklarında, yani kurtulduklarında, Aşk'a yardım eden o kişi yoluna devam etmiş. İşte o sırada bizimki, ona ne kadar da minnettar kaldığını fark edip, koştura koştura Bilgi'yi bulmuş ve sormuş:
- Kimdi o bana yardım eden?
Bilgi cevap vermiş:
- O Zaman idi.
Aşk da demiş ki:
- Peki ama bana neden bana yardım etti?
Bilgi gülümsemiş:
- Çünkü sadece Zaman, Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir!

zaman aşkın ne kadar büyük olduğunu anlayıp, sonrasında oluşan üzüntüye de en iyi ilaçtır. bu da naçizane benim fikrim :)))