10 Kasım 2010 Çarşamba

toplantı halleri

2 gün önce raporlara gömülmüş öğle yemeğine çıkamamıştım, sonuçta yasak olmasına rağmen yemeğimi şirkete sipariş ettim ama yemeğim gelmeden toplantıya girmem gerekti, kartımı kızlara emanet edip kendimi Cognos Raporlarının büyülü dünyasını paylaşacağımız toplantıya attım. Tek tesellim Sıla ve Kübra nın da aynı dünyada bana eşlik edecek olmalarıydı ama ben toplantıya en son girince doğal olarak onlarla oturamadım ve 3 ümüz içinde işkence dolu birkaç saat böylece başladı. 
O kadar teknik konulardan bahsediliyordu ki gözlerimi açık tutma çalışmalarım tamamen faydasızdı, hem konuların sıkıcılığından hem de açlıktan artık gözlerim kararmaya başlamıştı ki birim yöneticilerinin birdenbire yükselen sesleri beni kendime getirdi, bir an kulak kesildim uyanmam için bana mı sesleniyorlar diye ama hemen farkettim ki dertleri birbirlerine üstünlük kurmakmış, raporların eski yöneticisi ve yeni yöneticisi çocuk gibi sen bunu yaptın aslında ben bunu demiştim gibi bir tartışma içindeler. Bunu farkeden "Genel Müdürümüz" Mehmet bey hemen olaya müdahale etti ve aaaa susun bakiyim, insanların içinde kavga edilmez ayıptır, alırım sizi ayağımın altında der gibi bir bakış atarak bunlar bu toplantının konusu diil gibi bir cümle ile olayı kapattı.
Yaklaşık 10 dakika daha devam eden bu işkencenin sonunda Mehmet bey bu toplantıya Pınar ve benim dahil olmamızın gereksiz olduğuna karar verip bizi azat etti, allahım yemeğime kavuşacağım diye düşünerek Sıla ve Kübranın özgürlüğümü elde etmemle ilgili kıskanç bakışlarına aldırmamaya çalışarak kendimi dışarı attım. İçimden William Wallace gibi "FREEDOM" diye bağırmak geldi ama açık ofis ortamında çok hoş karşılanmayacağını düşünerek tuttum kendimi. 
Allahım ne zaman bir toplantıdan çıktığımda evet ya bak bu da çok verimli geçti diyebileceğim, öyle bir dünya var mı ?????

multinet

Geçen ay ortasında şirketimizin sağladığı muhteşem bir olanak olan - belki de tek olanak- Multinet kartımı kaybettim, allahım deli danalar gibi 3 gün arandım, kendime itiraf edemedim kaybettiğimi. Ama sonunda acı gerçekle yüzleştim, o ay daha içinde bi sürü para olan kartım kaybolmuştu be ben yenisi gelene kadar cebimden vermek zorundaydım yemek paralarını, ki yenisinin gelmesi de 15 günü bulur demişlerdi.
Eeeeee hergün kart ile onu da yiyelim, bunu da sipariş edelim diye bol keseden saçarken, bir anda aslında çok da aç diilim ben bi çorbayla geçiştireyim yemeği durumuna gelmiştim, Sıla ve Kübra halime acıyarak yemek ısmarladılar bana birkaç gün, ben de boynum bükük kabul ettim hatta içimden onlara "Size anne diyebilir miyim?" gibi cümleler kurmak geçti.
Neyse bu sancılı 15 günü atlattım ve yeni kartıma kavuştum, hatta içinde mevcut olan bakiyesi ile geldi, üstüne de yeni ayın parası eklenince ohhhhh değmeyin keyfime, bir anda Multinet zengini oldum, tabi eski havama geri kavuştum böylece, dedim nereye isterseniz gidelim artık, kanyon bile deseniz vız gelir tırıs gider.
Ama dün gene ufak bir kriz geçirdim allahım kartımı kaybettim diye, sonra Kübranın aklına geldi de "dün giydiğin ceketin cebinde olabilir mi acaba" dedi. Akşam koşa koşa gidip ceketimin cebine baktım, evet bir adet çakmak ile beraber kuzu kuzu bekliyordu beni orada.
Yok yok bu iş böyle olmayacak, ben en iyisi kartıma bir delik açıp boynuma takayım onu, yoksa bu dalgınlıkla  gene bi yerlerde bırakacağım, bir daha da kendisinden haber alınamayacak.