25 Mayıs 2010 Salı

CHP'nin nihayet yeni bir başkanı var


Ne kadar umutsuz durumdaymışız meğer, ne kadar düzgün birine hasretmişiz toplum olarak meğer. Sevgili Kemal Kılıçdaroğlunu bu kadar sahiplenmemiz başka nasıl açıklanabilir :))
Dünyanın en zengin başbakanları arasında adı geçen ama mal varlığını açıkladığında bir dikili ağacı bile bulunmayan insanların aksine daha başkan olmadan açıkladı bütün mal varlığını üstelik sadece kendisinin değil ailesininkini de, insanların başka eleştiri bulamayıp da gömleğine taktığı dönemde "kazandığım parayla aldım, hediye falan diil" diyecek kadar dürüst davrandı.
Siz başkalarının kullandığı 300-500 milyonluk marka eşarplara, tasarım çantalara, son moda, milyarlık saatlere, Amerika'dan getirttikleri özel jeeplere, ailelerini devletin uçakları ile özel düğünlere göndermelerine nasıl kafayı takmıyosunuz, nasıl sineye çekiyorsunuz biz de Kılıçdaroğlunun 500 milyonluk gömleğini sineye çekiyoruz bu seferlik.
Umarım bu sefer sol partiler bir grup altında toplanabilirler de bizim de özlem duyduğumuz birlik sağlanır,  şu anda ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu olgu bu sanırım.
İktidar açısından kötü oldu tabi, onlar Baykal ile devam etmeyi tercih ederlerdi, ne de olsa o zaman karşılarında bir muhalefet yoktu :) daha ilk günden başladılar saldırmaya, neymiş efendim "Recep bey" sokak jargonu ile konuşmakmış :) "Ananı da al git" gayet  uygun bir salon uslübu çünkü biliyosunuz :)) önce düşünüp sonra konuşacaksın ki söylediklerinin bir değeri olacak
Ben kendi adıma Kemal Kılıçdaroğlundan ve oluşturduğu listeden umutluyum, özellikle Süheyl Batum'un partiye katılmasına çok sevindim. Politika dışında olmasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu'nun "akıl hocam" diye nitelendirdiği Sencer Ayata'nın da partiye olumlu etkisi olacağına inanıyorum.
Bekleyip göreceğiz neler olacağını, ama bu esen olumlu havanın insanları biraz olsun hareketlendirdiğini, üzerlerindeki ölü toprağını biraz attığını görmek iyi geldi bana :)

20 Mayıs 2010 Perşembe

Madencilere Başbakan'ın açıklaması

Zonguldak'ta göcük altında kalan 30 madencide 28'inin cesetine ulaşılmış, sayın Başbakanımız "madencilerin yaptıkları mesleğin kaderi bu" diye teselli ediyor acılı aileleri

böyle bir kibir, böyle bir terbiyesizlik yok artık ya. sen habire AB standartları deyip duruyorsun ama etrafındaki hangi iş AB standartlarına uygun?

"babalarını, amcalarını maden de kaybederler sonra bakarsın onlar da madenci olmuş, kaderlerini biliyorlar" diyorsun ama neden kaderlerine boyun eğdiklerini hiç mi düşünmüyorsun. sen bu insanlara daha iyi şartlar, daha iyi iş yaratmazsan elinde ne varsa onunla yetinecek tabi. bu iş öyle seçim öncesi kömür, erzak, beyaz eşya dağıtmakla olmuyor. önemli olan bu insanları seçim sonrasında da korumak kollamak.

işte bunları konuşunca da Nazlı Ilıcak gibi kendi yandaşları adamlar "hükümete mal etmemek lazım bunları" gibi şuursuz cümleler kurabiliyor. ya bu hükümet yeni mi geçti başa, bu patlamalar ilk defa mı oldu Zonguldak'ta????????? buna bir önlem almak, bir güvenlik sağlamak çok mu zor geliyor ama tabi kendi ailelerinden kimse yok bu insanların arasında, keni aileleri gemiciklerinde ya da Louis Vittob mağazalarında alışverişte, umurlarında mı madendeki işçiler???? Nazlı Ilıcak demiş ki "İngilterede de oluyor maden patlamaları ve de insanlara tazminatlar veriliyor" Şimdi Nazlı hanım 1. bu patlamalar İngiltere'de 1800 lü yıllarda oluyordu biz 2010 yılındayız, 2. si madem İngiltere hükümeti tazminat veriyor, hadi sizin hükümetiniz de versin de görelim. kan parası diye 3 kuruş verirsiniz insanlara dalga geçer gibi sonra suratlarına bile bakmazsınız, ama sorarsanız en dini bütün en insancıl sizsiniz

İkiyüzlülük diz boyu

5 Mayıs 2010 Çarşamba

darağacında 3 fidan


Asıldık Ey Halkım, Unutma Bizi !!!!!!

Onlar daha iyi bir dünya isteğiyle idealleri için öldüler, onlar kadar cesur muyuz????? malesef diiliz, olamıyoruz :(((

kendim çıkıp urganı kendim geçireceğim boynuma. Bunu çok istiyorum. Cellat falan sokmayacağım yanıma. İğrenç bir şey. ve dönüp orada beni asan heriflere, asılmamı seyreden heriflere, diyeceğim ki: Burada ölen yalnızca bedenimdir; ki zaten ölümlüydü, ölecekti.Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz. Düşüncem yaşayacak, diyeceğim. Sonra avukatlarıma döneceğim. Sizler de, bizler için gelecek kuşaklara tanıklık edin,diyeceğim. Bir devrimci ölüme böyle gider işte. Bayram yerine gider gibi.
DENİZ GEZMİŞ

henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. bir kadın eli değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. içimiz titremedi hiç. mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere
asıldık ey halkım unutma bizi
UĞUR MUMCU