18 Ekim 2010 Pazartesi

Retired and Extremely Dangerous




Bruce Willis, Morgan Freeman, Hellen Mirren ve John Malkovich'in oynadığı süper eğlenceli bir film. Uzun zamandır seyrettiğim en iyi filmlerden biriydi diyebilirim, aksiyon ve komediyi çok güzel harmanlamışlar, özellikle John Malkovich muhteşem bir karakter yaratmış ve oynamış :)) Kesinlikle izlemeli hatta arşivinize katmalısınız.
Konusuna gelince; Frank Mosses (Bruce Willis) zamanında CIA'in en iyi ajanlarından biridir, emekliye ayrılıp sakin bir hayat sürerken kendisini öldürmeye çalışan adamlar çıkar karşısına, bir şekilde kendisi gibi 3 arkadaşının daha hedef olduğunu öğrenir ve hep beraber olayı çözmek için harekete geçerler. Fragmanı için buyrun

14 Ekim 2010 Perşembe

Şimdi reklamlar....

Sinirimi bozan reklamlar var bu ara etrafta, özellikle bu 118 80 denen bilinmeyen numaralar reklamı. allahımmmmm bu reklamı hazırlayan bir reklamcı var, onu onaylayan ve müşteriye sunan bir patronu var ve en fenası bunu beğenip yapımına izin veren bir şirket var. Bu kadar itici bir reklam seyretmeyeli çok olmuştu.
Helin Avşar'ın baştan yaratılmış suratı ile 15 yaşında ergen kız çığlıkları attığı "en iyi ped molped"
Rüstü Rençber'in Sörf reklamları vardı: " gool yemem, Sörf! tabi ki yerim..."
Metro reklamı: "Merve naptın sen? ben yapmadım o yaptı hihihihi"
Nazo reklamı: "Var mı Nazo gibisiiiiii"
Adını bile hatırlamadığım bir reklam vardı, digiturk te çok çıkıyordu, saçma sapan bir cips reklamı, sokaktan geçen iki tane tipi alıp burda durun demişler, kız saçını başını savurup saçma bi şarkı söylüyo çocuk hayran kalıyo falan. ayyyyyyyyyy
ahahahah en komiği Calgon reklamları, yıllardır aynı reklam, hiçbir yaratıcılık yok. aynı şekilde şampuan reklamları :))
Bir de Perwoll du galiba markanın adı, kadın bir gösteri de dansçının siyah t-shirt ünü beğeniyo, yanında oturan kadın aaa perwoll le yıkandı deyip koca şişeyi çıkartıyo çantasından, yuhhhhhhhhhhh Ayşe Teyze bile daha mantıklıydı :)))
Türk "ünlülerinin" kullanıldığı Pepsi reklamları :))
vs vs vs ...

sizin aklınıza gelen başka var mı???

Film Ekimi



Filmler açıklandığında seçtiğimiz birsürü film vardı ama malesef sadece 2 tanesine bilet bulabilmiştik ki dün gece "New York I Love You" ya ek seans koyduklarını gördük, pek bi sevinerek aldık biletlerimizi ama cuma gecesi 12 seansına :) bakalım nasıl gidicez :))

Pazar günü "Jack'in Kayık Gezintisi"ne gittik. komplike veya muhteşem bir film diildi, aksine fazlasıyla durağandı ama bi şekilde kaptırıyosunuz filme fakat sonunda hiçbişey olmadan bitiyor. Filmdeki başrol oyuncusu kadının depresyonu sizin de moralinizi bozuyor, bi de adamın (ki Philip Seymour Hoffman tarafından oynanıyor başrol, kendisi aynı zamanda filmin yönetmeni) kadının o haline rağmen ufacık bir sözü ile aylarca ona yemek hazırlamak için ders alması ya da yazın onu kayıkla gezdirmek için bütün kışı yüzme derslerinde geçirmesi garip geliyor, demek ki adam da o kadar muhtaç gibi bir his yarattı bende :)) tamam yüzeysel bir düşünce olabilir ama ben de çok derin bir insan olduğumu iddia etmiyorum zaten :))










Dün akşam da "Tehlikeli Yol" a gittik. aslında konusu güzeldi filmin, Irak savaşı hakkında, orda bulunan askerlerin sonraki yaşamları hakkında ama savaşı, enkazları, cesetleri gösterdikçe kendimi çok kötü hissettim. Orada ciddi bir savaş var ve biz bunu rahat rahat seyrediyoruz :(( Herneyse, filmde herhalde 1500 defa falan f*ck dediler :) her kelimenin balında küfür eklemişler, biraz abartmışlar gibi geldi bana, hele de f*ck ile cümleye başlayıp please ile bitirdikleri birkaç replik vardı ki beni benden aldı :)) İngilizler gene kibarlığı elden bırakmamışlar yani :)) Biraz uzun olduğu için baymakla beraber genel olarak beğendiğim bir filmdi.



















Dün gece Atlas'ın önünde film saatini beklerken bir anda gözümüze "New York I Love You" için ek seans koydukları yazısı çarptı, pek umudumuz olmadan gişeye yaklaşıp sorduk yer var mı diye, devamını yazının girişinde yazmıştım zaten :))) Bakalım sonrasında o film ile ilgili düşüncelerimi de paylaşırım :))



Çok istememe rağmen bilet bulamadığımdan gidemediğim bir kaç film var, ee artık onları da dvd den takip edicez :)) Somewhere, Carlos, Herşey Güzel Olacak, Mamut, Hırsız, Aslı Gibidir, Şeytanı Gördüm, Aşka Fırsat Ver (La Boum'un olgun yaş versiyonu gibi geldi bana - Sophie Marceau muhteşemmmm) ve Montpensier Prensesi :) gidemedim ama bari görsellerini paylaşiyim dedim :) giden varsa yorumlarınızı da yazarsanız sevinirim.


6 Ekim 2010 Çarşamba

Future of dating


ikisine de bayıldım :))) elimizde böyle bir teknoloji olsaydı keşke, çok daha az yanılırdık :)))))))

5 Ekim 2010 Salı

tatil planları

yuppppppiiiiiiiii 9 gün tatil planlarına başlayabildik nihayet :))))
sanırım yıllardır gitmek için ölüp bittiğim İskenderiye-Kahire turunu bu sefer gerçekleştirebileceğiz :)))
gerçi ben bu bayramda bir Avrupa şehrinin sokaklarında kaybolmayı istemiştim ama olsun söz konusu piramitler olunca Avrupa biraz daha bekleyebilir :))))